top of page

''Makyajda kişilik önemlidir''| Cemil İpekçi ile Oya Tolga Röportajı

  • Cemil İpekçi (Alem Dergisi)
  • 7 Eki 2010
  • 7 dakikada okunur

Makyajda kişilik önemlidir

Merhaba sevgili ALEM okuyucuları. Bu hafta sizlerin eskiden tanıdığınız, benim de profesyonel

yaşamımda beraberce yıllarca çalıştığım bir isimle Oya Tolga'yla bir röportaj yaptım. Yıllar sonra beraber çalışacağımız, bir sürü işi beraber yapacağımız aklımıza gelmezdi. Biliyorsunuz modada da giysiler kadar giysilerin aksesuarları da çok önemlidir. Hele yüzler en önemli şey. Çünkü doğru bir yüz ve güzel bir makyajınız yoksa elbise ne kadar güzel olursa olsun sırıtır üzerinizde. Hatta makyajla insanlar yeni kimlikler bile elde edebilirler. Bakışları değişir, bazı kusurları kapanır, yüzler yapılır. Oya Tolga yıllardan beri birçok sanatçının yüzlerini baştan yaratıyor. Onların makyajsız hallerini biz biliyoruz, makyajları yapıldıktan sonra sahnedeki hallerini sizler biliyorsunuz. İki görünüşleri arasında hakikaten dağlar kadar farklar vardır. Oya ile niye çalışmayı sevdim. Çünkü Oya mesleğini sadece işi için almadı benim gibi, bir sürü sanatçı gibi sanatı için aldı.



Makyajda kişilik önemlidir






Merhaba Oya.


İlk nerede okudun, bu eğitimi nerelerden aldın?


Güzel Sanatlar Akademisi'nden ayrıldım ve evlendim. Ondan sonra da tabii hep sanatta aklım kaldı ve kendi sanatımın tekrar devamı için yurt dışında bulunduğum bir dönem Paris'de akademiye gitmek istedim. Tabii ki şimdiki gibi iletişimler olmadığı için bir türlü akademiye girmem mümkün olmadı, herşeyim tamamken ve de girmem mümkün olabilecekken, iletişim yetersizliği nedenleri dolayısıyla giremedim. Ve de çok kısıtlı bir dönemim vardı. Tesadüfen gördüğüm bir afiş üzerine bir makyaj okuluna gittim Paris'te, öyle başladı. Ve sonra makyaja aşık oldum. Çok güzel bir olaydı. Elime fırsat geçtikçe yurtdışına gittim. Mesela Londra'da bir okula gittim, onun dışında tekrar Paris'te başka eğitimler, seminerler derken olayı tamamladık. Aşağı yukarı 5 senelik bir eğitim almış oldum. Biraz tabii taksitle oldu esasında ama başka da alternatifim yoktu. Çünkü Türkiye'de yaşıyordum ve 0 zamanlar da Türkiye'den yurtdışına çıkmak çok zordu, orada kalmak daha da zordu. Dolayısıyla imkanlarım nispetinde zorlaya zorlaya bir takım şeyleri öğrendim. Hala da öğreniyorum.


Makyaj da bana göre bir nevi resim ama tuvale değil yüze yapılan resim, ne dersin?


Ben eski Türk sanatları bölümündenim, yani resim bölümünden değilim. Daha otantik şeylere, sana hayranlığım, eskiden beri olan görüşüne saygım da oradan geliyor zaten. içimizde çok hoş bir tarz var. Batı'ya da dönüğüz ama D0ğu'yIa Batı sentezi bir arada. Makyajda da öyle. Mesela ben gözde sürmeyi severim. Bazı eski tür şeyleri çok severek yaparım ve onların sentezinle makyajı da yaparım.


Benim yaptığım makyajı eğer bir insan gördüğü zaman bu ne güzel makyaj derse eğer bu benim için çok büyük suçtur. Ben bunu istemem. Ama sende bir değişiklik var ne kadar hoş olmuşsun dedikleri zaman o zaman doğru bir makyaj yaptığımı anlıyorum.


Peki makyajda normal günlük makyaj var, gece makyajı var, sahne makyajı var, tiyatro makyajı var, film makyajı var. Sen en çok hangisini yapmaktan haz alıyorsun?


Bunu şu anda söylemek çok zor Cemil. Çünkü ben kendi konumumda çalışmadığım bölüm

kalmadı. Kozmetikte çalıştım, modada çalıştım, sinema, televizyonda çalıştım, eğitimcilik yaptım, seminerler verdim. Bu konuda çalışmadığım dal yok. Hepsi çok keyifliydi. Ama imkanlar müsait olsaydı sinematelevizyonu bırakmazdım. O çok önemliydi ve çok güzel birşeydi benim için. Bazen mesela insanları yaşlandırmak,

çirkinleştirmek gibi gelebilir ama ondan da bir haz duyduğum oluyordu çünkü çok başarılı şeyler yaptık ekiple beraber. Zaten iyi bir ekiple beraber çalışmak başarının ilk adımıdır. Ekibin devamı da geldiği zaman çok hoş şeyler yapılır.


Bir sürü insan karşına oturuyor, bunun içinde güzeli var, çirkini var, teni güzel olanı var, olmayanı var... Sana birisi geldiği zaman onun güzel olmasını mı tercih ediyorsun çirkin olmasını mı? Yani senin yaptıklarınla değişecek yüzleri mi tercih edersin?




Şimdi bunun yeri var. Genelde değişirler. Yani kendi çizgilerine göre değişirler. Mesela ben eğer bir gösteri makyajı yapıyorsam çok değişmesini isterim. Hani vardır ya sayfanın bir tarafında makyaj yapılmadan önceki hali birtarafında sonraki hali işte 0 görüntünün çok flaş olmasını isterim. Ama genede görüntü olarak makyajın değil kadının öne çıkmasını isterim her zaman. Benim için çirkin olmuş,

yaşlı olmuş, şöyle olmuş böyle olmuş makyajda hiç önemli değildir. Ben görevimi en iyi şekilde yapmak isterim ve onu yaptığım zaman da kadının gözünde o mutluluğu görmek isterim.


Sanatçılarla çalışmak nasıl bir zorluk içeriyor? Çünkü çok yıllar çok büyük sanatçılarla çalıştın hala da çalışıyorsun. Bir sanatçıyla çalışmanın sana getirdiği heyecan üzüntüler ne oldu?


O heyecan çok güzel bir şey. Herkesin hayran olduğu, herkesin isteyip de yanına yaklaşamadığı bir sanatçıya dokunmak, onunla yakınlaşmak çok güzel birşey. Tabii kötü olan onları kaybetmek. Mesela rahmetli Zeki Müren gibi, mesela Hamiyet Yüceses gibi. Onlar gerçekten insan için çok büyük kayıp ve zorluk oluyor. Mesleğimin en sevdiğim tarafı çok iyi dostlar edindim. Hayatımda çok sevdiğim insanlarla beraber olma imkanım oldu.


Sen de bir kadınsın. Oya Tolga'nın

hayatında makyajın ne kadar önemi var?


Çerkez olduğum için, sabahleyin kalktığım zaman o kadar kötü olmuyorum Cemil. Ama bakımlı ve makyajlı bir insanın kendine daha çok saygısı olduğu için kendim için biraz hafif birşeylerin olmasını isterim. sabahleyin saçımı düzeltirim, gözüme hafif bir şey sürerim, belki ruj sürmem ama genede bakımlı gözükmeye çalışırım. Bir de senin bilmediğin bir olay var, ben evlendim, hiç böyle bir niyetim yokken, fikrimi değiştirdim, niyet ettim evlendim iyi de oldu.


Eşinin karşısına nasıl çıkıyorsun sabahları?


Seni tanıdığımda genç kızlığımda biraz daha bakımlıydın. Şimdi o kadar değilim, şimdi biraz daha fazla önem verdiğim için başkalarının daha güzel olmasına alıştım. Daha doğrusu aynadaki görüntüye makyaj yapmaktan üşendiğim için kendime biraz daha kalıplaşmış şeyler uyguluyorum. Akşam yatmadan önce sürme sürüyorum sabah makyajlı kalkayım diye. Aynada görüntüye makyaj oluyor.


Görerek makyaj yapmak varken görüntüye makyaj olur mu?


Başkasına yapmaktan aldığım keyifi kendime yaparken almadığım için artık eskisi kadar yapmıyorum.


Makyajını yaptığın insanlar sahnede ya da ekranlarda muazzam bir ilgi görürken zaman zaman burkulduğun anlar oldu mu hiç? Şu sahnede benimde bir payım var ama insanlar farkında değil diye düşündüğün oluyor mu?


Cemil öyle bir yaraya bastın ki... Sinemayı, o kadar sevdiğim birşeyi neden bıraktığımı zannediyorsun... Orada süpervizörlük yaptığım dönemler bile oldu. Mesala "Kantodan Tangoya" filmi 5,5 ay hayatımdan aldı. 6 ay ne demek, ne sevdiklerimle istediğim gibi görüşebildim ne özel birşey yapabildim. Hiç bir şey yapmadan bir 6 ay yaşadım onlarla. Karılar Koğuşu diye bir film yaptık onunla da bir zaman geçirdik. Televizyon dizileri daha uzun sürüyor. Jeneriğe ismimi yazdılar, bundan dolayı teşekkür ediyorum. O 2 film yarışmaya girdi, bir davetiye yollamadılar. Sayılmamak buna derler yani. Kolay değil. Ondan sonra ben burada hiçbir şeyim, bu işi bırakayım bari dedim ve dükkan açtım, gelin makyajı yapıyorum, Doğru mu yapıyorum

bilmiyorum.


Gelinlerde sorunlar oluyor mu? Çünkü çok yanlış gelin makyajları da yapılıyor. Bunlar makyözlere mi bağlı, gelen kişiye mi bağlı sence?


Benim yaptığım makyajlardan kimse şikayetçi olmadı. Ben şimdiye kadar mutsuz bir ifadeyle önümden kalkana Allaha bin şükür rastlamadım. Allah'da rastlatmasın bunca sene sonra.


Sence bir geline nasıl bir makyaj yapılmalı?


Gelinin makyajı biraz daha saf ifadeli olmalı, boya küpü gibi olmamalı. En azından fazla koyu renkler baskın renkler kullanılmamalı. Fakat ilginçtir, geçenlerde bir defilede bir makyaj yaptım neye benzedi biliyormusun, çok entrasan çok koyu siyah göz ve kırmızı dudak boyadım. Ve bir yurtdışı defilesiydi. Gelinlik daha çok defilede hazır giyim satan bir firmanın işiydi ve bir siyah ben koydum yanağa. Sanki annesine özenmiş büyümüşte küçülmüş bir küçük kız ifadesi oldu. Ve çok sempatik oldu. Bazen yanılabiliyorda insan. Ben zaten makyajda biraz demokratımdır, illaki şu şöyle diye düşünmedim hayatımda. Yani bazen aklıma eser yaparım da oturuyorsa, taşıyabilecekse öyle yaparım. Az önce senin de söylediğin gibi hissetmem lazım. Hissetmeden olamaz, giydiremezsin. Mesela senin yaptığın şeyi bir insanın taşıması gerekiyor. Yoksa olmaz yani. Benim makyajımı da taşıması lazım. Bazı insan taşır, bazısı taşıyamaz. Mesela biliyorsun, Ajda Pekkan ne sürsen taşır. O da garip bir olaydır yani. Dünya güzeli bir  kemik yapısı var ve herşey müsait. Ancak bir çok öyle insan var ama taşıyamıyorlar.


Erkekler sahnedeki kadında makyajı çok seviyorlar, sahne kadınlarına bayılıyorlar ama beraber olduğu kadınların, eşlerinin, sevgililerînin makyaj yapmajına tahammül

edemiyorlar, neden acaba?


Üzgünüm ama bu konuda böyle düşünen erkeklerin samimiyetine inanmıyorum. Sahtekar olduklarına inanıyorum, bağışlasınlar hepsi. Kıskanıyorlar yanındaki kadını, başkası bakacak diye. Çok basit, bir alaturka bir zihniyettir bu. Rahmetli annemin çok güzel bir lafı vardı. "Erkekler zevksizdir" derdi. Aman anne şimdi nerden çıkarıyorsun erkeklerin zevksiz olduğunu öyle şey olur mu Allahaşkına derdim. O da, hayır bir kadını görürler, çok beğenirler, aşık olurlar, alırlar, kendi zevklerine göre düzeltmeye kalkarlar sonra kendi eserlerini kendileri de beğenmez başkasına giderler derdi. Çok doğru, anneme inanıyorum.


Doğru söylemiş rahmetli.

Bir de son 10 seneden beri yeni bir moda çıktı, çok zengin bir aileden gelmeyen genç hanımlar zengin birileriyle evlendikleri zaman, birden bire böyle hemen hemen hiç makyaj yapmayan, dudaklara ruj sürmeyen, tırnakları sıfır numara bir insan oluyor ve bununla sanki snobizm klas elde etmiş oluyorlar. Sence bu nasıl bir duygu. Bir insan makyajı ile klas olabilir mi? Makyajsız hali veya az makyajı ile daha mı klastır?


Mesela buna benzer bir şey daha var. Kırmızı ruj sürmezler avam olurmuş diye. Niye kırmızı kadar kalite bir renk var mıdır... Yakıştırırsan çok da güzel olur. Ne bileyim ben mesela, dünyanın taptığı bir sürü kadın kırmızı ruj sürüyor ve de hiç de avam olmuyor. Avamlık insanın ruhunda, şeklinde, kalitesindedir yani. yüz boyansa da boyanmasada avamdır. Yani o kullandığı kelimeden, şekilden, oturmasından, kalkmasından, herşeyinden akar o zaten. Makyaj yapsa ne olacak, yapmasa ne olacak. Ondan birşey kurtarmış değil, yakışırırsa yapsın daha iyi olur.


Çalışırken mutlu olduğun insanlardan birkaç tanesini söyleyebilir misin?


Bir kere kişilik çok önemli. İnsanın kendi kişiliği ve kendini prezente ediş tarzı makyajda da çok önemlidir. Senin de bildiğin gibi bu giyimde de çok önemlidir. Bir insanın kendine yakışanı bilmesi ve onu taşıması çok önemlidir. Ne bileyim sabahleyin bir bluejean pantalonla

alışverişe çıkan kadının üstünü taşıması farklıdır, bir öğleden sonra bir kokteyl kıyafetini taşıması farklıdır, bir gece kıyafetini taşıması farklıdır. Bazı insanlar bunun hepsini çok güzel taşırlar, bazı insanlar ise bir tanesini taşır ötekilerini taşıyamaz. Yani yapılan makyajı eğer taşıyorsa bütün yüzler güzeldir. Eğer sen bana şuanda popüler kişilerden soruyorsan tabii ki Ajda Pekkan başta gelir. Mühim olan kusurlarını kapattıktan sonra yapılan her makyaj herkese yakışır esasında. Mesela bir Hülya Avşar var. Türkiye'de inkar edilemeyecek bir yüz Hülya. Hülya Avşar'a mesala gülmek yakışıyor, şımarık hali yakışıyor, kendini beğenmişliği bile yakışıyor.


İleriki zamanlarda ne yapmayı düşünüyorsun? Bütün bir ömrün boyunca makyaj yapmayı mı düşünüyorsun, yoksa belli bir dönemden sonra farklı şeyler yapacak mısın?


Biliyorsun hayvan hastalığım var, Onların bazen resimlerini yapıyorum. Birşeyler yapıyorum kendimce, yemek yapmayı seviyorum, sofra kurmayı seviyorum, dostlarımla oturup sohbet etmeyi seviyorum. Keyifli şeyleri seviyorum yani.


Makyajın moda içerisinde en sevdiğin dönemi hangisi?


Mesela 1930'ları seviyorum. ı930'larda 40'larda koyu renk gözler, kırmızı dudaklar, beyaz tenleri çok seviyorum, bu sene çok moda. Daha eski mesela, şuanda belki ortaya çıkılmaz 0 kılıkla ama daha hafifletilmiş haliyle Kleopatra'yı seviyorum. Simge şeyler seviyorum. Mesela Marilyn Monroe makyajını çok seviyorum. Makyaj deyince hepsi iyidir, kötüsü bile iyidir. Yeter ki iyi niyetle yapılsın.


Sana çok teşekkür ediyorum. Bütün bunlar, bu iyilikler senin kendi güzel ve iyi niyetinden geliyor. Biliyoruz ki, yeni yüzler, yeni güzellikler yaratacağız. Bin tane güzel yüzü bize gösterdin yıllardan beri onlar senin çizdiğin, senin yaptığın resimlerdi, senin sergileridi Çok teşekkür ediyorum söyleşi için.


Cemilciğim ben sana çok teşekkür ediyorum. Seninle olmak her zaman çok

güzeldi.

Makyajda kişilik önemlidir 2


Comentarios


Featured Posts
Recent Posts
  • Facebook App Icon
  • Twitter App Icon
  • Google+ App Icon
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • YouTube Social  Icon
  • Instagram Social Icon

 OYA TOLGA MAKE-UP STUDIO

 

Süleyman Seba Cad. No: 74-9 Maçka / Beşiktaş /İstanbul 

Tel: 0212 261 6875

© 2016 Oya Tolga Official Homepage 

bottom of page